Konya Bilim Merkezi İlimge

Demokrasinin Üç Dalga Teorisi

 Mahir Bilal Pirim
 6 dk  359

Demokrasi kelimesi Eski Yunanca “dêmos - “δῆμος” (halk, ahali) ile “krátēs - κράτης” (egemen, muktedir) sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur. Genel anlamda demokrasi, bir organizasyonda bulunan üyelerin, yasaları düzenleme veya lider belirleme gibi karar alma süreçlerinde etkin rol oynamasını ya da bu süreçlerde görüş bildirecek kişileri seçmesini ifade eden siyasi sistemdir.

Demokratik uygulamalar tarih sahnesi içinde birçok farklı kültürde ve coğrafyada çeşitli uygulama yöntemleriyle tezahür etmiştir. Antik Yunan, tarihte bilinen ilk demokrasi denemesinin yapıldığı bölgedir. Bu deneme pek başarılı ve istikrarlı bir sonuç vermese de doğrudan demokrasinin ilki olması bakımından önem arz etmektedir. Yine Eski Roma’da kralın bazı yetkilerinin senato ile sınırlandırılması sonrasında monarşik yönetim geleneği yerini halkın iradesine bıraktı. Bu temsili demokrasi biçimi Roma’da “cumhuriyet” olarak tecelli etti ancak muhtelif siyasi ihtiraslar sonucunda rejim tekrar monarşiye evrildi.

Demokratik rejimin tezahür ettiği bir başka örnek ise Hz. Muhammed (sav) döneminden başlayan İslam Devleti geleneğidir. İslam Devleti’nin yönetimindeki biat müessesi bunun ispatı niteliğindedir. Biat, halkın yöneticiye bağlılığını dile getirmek için oy kullanması veya yönetilenlerle yönetici arasında karşılıklı görev ve sorumlulukların kabul edilmesi üzere hür iradeyle yapılan bir sözleşme olarak tanımlanabilir. İslam Devleti, yapısında bulundurduğu şûrâ sistemi ile teokrasi, otokrasi, oligarşi ve tiranlıktan net şekilde ayrışmıştır. Bu meşveret (danışma) sistemi ile liyakat esaslı ve rasyonel karar alma süreçleri inşa edilmiştir. İdarenin yapısındaki bu karar alma süreçleri devletten devlete bazı yapısal değişikliklere uğrasa da Osmanlı dâhil olmak üzere tüm İslam devletlerinde uygulanmıştır.

Günümüzdeki demokrasi anlayışı ise Amerikan halkının Batı’ya karşı verdiği mücadelenin bir sonucudur. Verilen bağımsızlık mücadelesinin akabinde 1787 yılında hazırlanan Amerika Birleşik Devletleri Anayasası ile federal hükümetin temeli atıldı ve güçler ayrılığı ilkesi benimsendi. Aynı zamanda bu anayasa, halkın temsilcileri tarafından seçilen başkanın liderlik ettiği bir hükümet sistemi sunuyordu. Nitekim 1788'de gerçekleşen başkanlık seçimlerinde George Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk başkanı oldu. Bu seçim, halkın bir kesiminin oy kullanma yöntemiyle liderlerini seçtiği bir demokratik süreç olarak tarihteki yerini aldı.

Ancak anayasa, kölelerin vatandaşlık haklarından tam anlamıyla yararlanamaması, başkanlık seçiminde halkın tamamının değil yalnızca seçkinlerin oy hakkına sahip olması, temsil yetersizliği, merkezi hükümetin aşırı güce sahip olmasından ötürü yerel yönetimlerin verimsizliği, birtakım insani hakların güvence altına alınmaması ve sınıfsal ayrımlar gibi sebeplerden ötürü her zaman eleştirilere maruz kaldı ve tam anlamıyla demokratik ve insan haklarına saygılı bir metin olamadı. Demokrasi kavramının günümüzdeki halini alması, bu eleştirilerin devam etmesi ve ülkeler arası etkileşimin artması ile mümkün oldu.


Samuel P. Huntington, “Üçüncü Dalga” adlı eserinde 18. yüzyıldan günümüze kadar yaşanan demokratikleşme sürecini ele aldı. 1991 yılında yayımlanan bu eserde modern demokrasinin tüm dünyaya nasıl yayıldığını, hangi tarihler arasında daha fazla benimsendiğini, hangi tarihler arasında anti-demokratik tutumların baş gösterdiğini ve hangi olayların bu süreci tetiklediğini detaylıca açıkladı.

Huntington’a göre birinci dalgadaki demokrasi rejiminin yayılmasındaki temel faktörlerden biri Amerika’daki oy kullanan kitlenin genişletilmesiydi. Bu dalga 1820’lerde oy kullanma hakkını seçkin sınıftan alıp ABD’de yaşayan erkeklerin birçoğuna vermesiyle başladı. Bu kararın arka planında ise Amerikan Devrimi ve 1789’da yaşanan Fransız İhtilali yatmaktaydı. Devrim sırasında kabul edilen Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi de aynı ABD Anayasası gibi insan haklarını belli zümreleri kapsayacak şekilde düzenledi. Bu durum birçok ülkenin ayaklanmasına sebebiyet verdi ve tepkiler sonucunda bazı iyileştirmeler yapıldı. Bu reform çalışmaları demokrasinin gelişimine katkı sundu. İlk dalga takribi yüz yıl boyunca devam etti ve bu süre zarfında tam 29 ülke demokrasi rejimine geçti.

Fakat 1922’de Benito Mussolini’nin İtalya’da iktidar olmasıyla birinci dalga sona erdi ve ters dalgalanma baş gösterdi. Bu durumun temelinde Mussolini’nin uyguladığı faşist politikalar yatmaktaydı. Bunun üzerine Almanya, İtalya, Avusturya, Polonya, Baltık ülkeleri, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Arjantin, Brezilya ve Japonya'da demokrasi veya demokratik eğilimler ortadan kalktı. 1942 yılına gelindiğinde ise dünya üzerinde yalnızca 12 demokratik rejim kaldı.

Demokrasiye göçün ikinci kitlesel hareketi ise II. Dünya Savaşı sonrasında başladı. Amerika Birleşik Devletleri, müttefiklerinin de desteğiyle Batı Almanya, Avusturya, İtalya ve Japonya gibi kök saldığı bölgelere demokrasiyi dayattı. Cebren güttüğü bu politikayı Güney Kore gibi kök salmadığı yerlerde de uygulamaya çalıştı. Ek olarak Türkiye ve bazı Latin Amerika devletleri gibi dönemin gelişmemiş ülkeleri, Batılı güçlerin siyasi sistemlerini taklit etmek için harekete geçti. Yaşanan bu gelişmelerden sonra 1962 yılına gelindiğinde dünya üzerinde 36 demokratik rejim vardı. Huntington ikinci dalgayı, Amerika'nın Soğuk Savaş sırasındaki küresel liderliğinin de etkisiyle demokratik değerlerin ve ideolojilerin dünya çapında yayılmasına bağladı.

İkinci dalgalanmaya rağmen 1960’tan 1970’lerin ortalarına kadar demokrasilerde gerileme yaşandı. Askeri darbelerin dünya genelinde sıkça yaşanması ve darbe hükümetlerinin çoğunlukla baskıcı ve anti-demokratik tutumlar sergilemesi ters dalga niteliğindeydi. Bu tarihlerde yaşanan siyasi olaylardan dolayı demokratik rejimlerde hayli gerileme gözlemlendi.

Samuel P. Huntington’ın demokratikleşme sürecini anlatan teorisindeki son dalgalanma ise 1974-1990 yıllarını kapsamaktaydı. Bu süre zarfında Huntington demokratik yönetime geçen 60'tan fazla ülke tespit etti. Bu dalgalanma tüm süreçler içindeki nicel anlamda en etkili geçişi kapsıyordu. Bu kadar etkili olmasının altında yatan en önemli olaylari ise Huntington şöyle sıralıyordu: Karanfil Devrimi (1974), Berlin Duvarı’nın yıkılması (1989), SSCB’nin dağılması (1991). Karanfil Devrimi sonrasında Portekiz’de otoriter rejim yıkılarak demokratik bir yönetim oluşturuldu ve birçok sömürge ülkesi bağımsızlığına kavuştu. Hürriyetini kazanan bu ülkelerde demokratikleşme yolunda epey yol alındı. İlaveten SSCB’nin dağılmasıyla 28 ülke daha bağımsızlığını ilan ederek demokratikleşme sürecine girdi.

Samuel P. Huntington’ın kaleme aldığı Üçüncü Dalga eseri “Geçmişte düzenli birer demokratik kamusal alan oluşturamamış -aralarında Türkiye’nin de bulunduğu- onlarca ülke üçüncü demokratikleşme dalgasının getirdiği yeni düzenin kuralları çerçevesinde istikrarlı demokrasiler haline gelebilecek mi?” sorusunu sıklıkla okuyucuya aksettirmektedir.

#Demokrasi #Monarşi #Cumhuriyet #Samuel P. Huntington
0
0
0
Kaynakça

Ateş, Hamza, “İslam Ve Demokrasi Üzerine”. TESAM Akademi Dergisi, 4( 1). 215-24. 2017.

Huntington, Samuel. P., “How Countries Democratize”, Political Science Quarterly, 106 (4), 579–616. 1991.

Kallek, Cengiz, “Biat”, TDV İslâm Ansiklopedisi, Erişim: 04.02.2023 https://islamansiklopedisi.org.tr/biat 

Mankan, Veysel, “Demokrasinin Tarihsel Evrimi”, Artuklu Kaime Uluslararası İktisadi ve İdari Araştırmalar Dergisi, 3 (2), 119-136, 2020.

Türcan, Talip, “Şûra”, TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim: 04.02.2024 https://islamansiklopedisi.org.tr/sura 

BENZER MAKALE
Öğretmen Değil Rehber

Öğretmen Değil Rehber

Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...

Pelerinin Altındaki Hançer: Sicarii Suikast Örgütü

Pelerinin Altındaki Hançer: Sicarii Suikast Örgütü

Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...

Birlik ve Konfederasyon Mücadelesi: Amerika iç Savaşı

Birlik ve Konfederasyon Mücadelesi: Amerika iç Savaşı

Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...

Son İsrail-Arap Savaşı: Yom-Kippur Muharebesi

Son İsrail-Arap Savaşı: Yom-Kippur Muharebesi

Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...

Vaat Edilmiş Topraklar Efsanesi ve Siyonizm

Vaat Edilmiş Topraklar Efsanesi ve Siyonizm

Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...

Naziler ve Siyonist Ortakları

Naziler ve Siyonist Ortakları

Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...

İsrail’i Kuran Terörist Örgütler: Haganah, Irgun ve Lehi

İsrail’i Kuran Terörist Örgütler: Haganah, Irgun ve Lehi

Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...

Protestanlık Uğruna Bir Savaş: 30 Yıl Savaşı

Protestanlık Uğruna Bir Savaş: 30 Yıl Savaşı

30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...

Üç Kralın Savaşı: Vadisseyl Muharebesi

Üç Kralın Savaşı: Vadisseyl Muharebesi

1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...

Şekerin Acı Tarihi

Şekerin Acı Tarihi

Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...

ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER