İnsanoğlunun bildiği en eski şehirli toplumlardan biri olan Sümerler, arkalarında sadece ziggurat tuğlalarını değil aynı zamanda tarihin çivi yazılı tabletlerine kazınmış kalıcı bir anlatı da bırakmışlardır. Ninova’da yapılan kazılar sonucunda gün yüzüne çıkarılan tabletlerde daha önce Tevrat ve Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Nuh Tufanı hikâyesiyle karşılaşılmıştır. Bu hikâyenin Yahudilik ve İslam’dan çok daha önce yaşamış olan Sümerlere ait tabletlerde keşfedilmesi büyük bir şaşkınlığa neden olmuştur.
Sümerlilerin tufan efsanesi, 1914 yılında Philadelphia Üniversitesi Müzesi’nin Nippur koleksiyonunda, Sümer tabletinin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Keşfedilen bu tabletlerin kırılmış, parçalanmış bazı yerleri olmasına rağmen hikâyenin okunan kısımlarından, anlatılan tufan efsanesinin kutsal metinlerde anlatılan hikâyeyle aynı olduğu görülmektedir. Akadçada Uta-Napiştim, Gılgamış Destanında Utnapişti, İbranice’de Noah, Kur’an’da ise Nuh olan bu isim Sümer tabletlerinde Ziusudra’dır.
Gılgamış Destanı’nın dokuzuncu tabletinde anlatılan bu efsaneye göre Kral Gılgamış ölümsüzlüğü aramak için yola çıkmıştır. Bu amaç doğrultusunda tufanda ölümden kurtulan Ziusudra’nın yanına gitmiş ve ona ölümsüzlüğü nasıl elde ettiğini sormuştur. Bu soruya cevaben Ziusudra, ölümsüzlüğün kendisine Tanrılar tarafından verildiğini söylemiştir. Bu konuşmanın ardından Sümer tufan mitosu anlatılmaktadır. Bu mitolojiye göre anlatım kısaca şöyledir: Tanrılar insanları yarattıktan bir süre sonra onların gürültüsünden rahatsız olmaya başlamışlardır. İnsanların gürültüsünden öyle rahatsız olmuşlardır ki uyuyamaz hale gelmişlerdir. Sonunda dört büyük Tanrı bir plan yaparak insanları yok etmeye karar vermiştir. Ancak Tanrıların içinden Bilgelik Tanrısı, Tanrıların bu planını Şuruppak şehrinde yaşayan Utnapiştim (Zuisudra)’in evinin duvarından seslenerek Tanrıların bir tufan yaparak insanları yok edeceklerini söylemiştir. Bilgelik Tanrısı, Utnapiştim’e bir gemi yapmasını ve bu geminin nasıl olması gerektiğini anlatmıştır. Tanrıdan emirleri alan Utnapiştim, gemiyi yedi günde tamamlamış, içine ailesi, akrabaları ve hayvanları yerleştirmiştir. Yanına bolca altın da alıp geminin kapısını kapattığı anda Tanrılar tufanı başlatmıştır. Şiddetli fırtına, yağmur ve sel öyle korkunç hale gelmiştir ki Tanrılar bile kendi yaptıkları bu felaketten korkmuştur. Altı gün altı gece süren bu felaketin ardından gemi Nisir Dağı’na oturmuştur. Yedi günün ardından Utnapiştim bir güvercin göndermiş ancak güvercin konacak yer bulamayarak geri dönmüştür. Ardından bir kırlangıç göndermiş fakat o da gemiye geri gelmiştir. Son olarak bir kuzgun göndermiş ve kuzgunun geri dönmediğini görünce gemiden çıkmışlardır. Dağın tepesinde kurbanlar kesilmiş ve bu etler orada pişirilmiştir. Kurbanların güzel kokusunu alan Tanrılar dağın tepesine gelmişler ve insanları görünce çok sinirlenmişlerdir. Tufanı yaptıran Tanrı Enlil bunu kimin yaptığını sormuştur. Bilgelik Tanrısı, insanlara kızabileceğini ama onları yok etmemesi gerektiğini söyleyerek onu yatıştırmıştır. Yaşanan bu Tufan olayı sonrasında Utnapiştim ve karısı ölümsüz bir yaşam için Tanrılar bahçesine yerleştirilmişlerdir.
Akadça ile yazılan bu hikâyede geçen isimlerin başka bir dile ait olduğu bilinmektedir. Buradan hareketle bu hikâyeyi oluşturanların Sümerliler olduğu kabul edilmektedir. Zaten bulunan tabletlerde Sümerce ve şiir şeklinde yazılan tufan hikâyesi yer almaktadır. Metnin bazı kısımları olmamasına rağmen Gılgamış Destanı’nda yer alan bu tufan anlatısı, tabletin eksik kısımlarının tamamlanmasında etkili olmuştur.
Tevrat ve Kur’an-ı Kerim’de anlatılan tufan kıssası, dünya mitolojisinin en tanıdık efsanesi olması ve kökenlerinin M.Ö. 2000 civarındaki Sümerler’e kadar ulaşması nedeniyle son derece önemli bir yere sahiptir. Anlatılan tüm bu hikâyelerin bazı küçük nüans farklarıyla beraber temelde birbiriyle aynı olduğu görülmektedir. Tanrıların bir şeye kızması, bir felaket olacağının haber verilmesi, bu felakete karşı tedbir olarak bir gemi yapılmasının istenmesi ve geminin hangi özelliklere sahip olacağı gibi pek çok benzerlik göze çarpmaktadır.
Akmaz, Gökhan, “Hint, Yunan, Sümer ve Türk Mitolojilerinde Tufan Mitinin Kültürel Bellek Açısından Önemi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 59 (2), 825-843, 2019.
Britannica, “Flood Myth”, Erişim 27 Aralık 2023. https://www.britannica.com/topic/flood-myth
Çığ, Muazzez İlmiye, "Kur’an İncil ve Tevrat’ın Sumer’deki Kökeni" Kaynak Yayınları, 2017.
Gillan, Joanna, “How Sumerian Tablets Told the Story of The Great Flood”, Text, Ancient Origins Reconstructing the story of humanity’s past. Ancient Origins. 17 Ekim 2023. Erişim 27 Aralık 2023. https://www.ancient-origins.net/human-origins-folklore/sumerian-tablets-00240
Kramer, Samuel N., "Sümer Mitolojisi", çev. Hamide Koyukan, Kabalcı Yayınları, 1999.
Livius, “The Great Flood: Sumerian version”, Erişim 27 Aralık 2023. https://www.livius.org/articles/misc/great-flood/flood2/
Hemen hemen her erkeğin dolabında bulunan özel günlerde ya da işe giderken tercih ettiği kravatın tarihi M.Ö....
Yunan mitolojisinde “Adonis Miti” olarak bilinen, doğadaki ölüm ve yenilenmeyi sembolize ettiği kabul...
Birbirine dolanan siyah ve beyaz iki yarım dairenin, her iki tarafında zıt renklerden bir nokta bulunan Yin-Yang sembolü...
Maviyi yaygın bir renk olarak düşünmek doğaldır. Mavi, gökyüzü ve okyanus ile ilişkilendirilir....
Barok kelimesi Portekizce “tam yuvarlak olmayan şekilsiz inci” anlamına gelen “barroco” kelimesinden...
Vatikan, 44 hektarlık bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle dünyanın en küçük...
Samarra Ulu Camii, Irak'ın Samarra şehrinde bulunmaktadır ve Sâmerrâ 'da bulunan en önemli tarihi...
Hurma palmiyesi olarak bilinen büyük bir ağaçta yetişen hurma dünyanın en tatlı meyvelerinden biridir....
“Ankh” sembolü, “yaşamın haçı, hayatın sembolü” olarak bilinmekte ve düz bir...
Bishwa Bengalce "dünya", ijtema ise Arapça 'içtima' yani "toplantı" anlamına gelir. "Dünya...